Öğle yemeği tek farkla bizimkiyle aynıydı; kıymalı bezelye. Onunki domatesli ve tuzsuz, bizimki salçalı. Yanında yoğurtla bezelyesini yedikten sonra yine kuruldu benim yatağımın üstüne. Arada bizim nerede olduğumuzu kontrol eden bakışlarla oyununa kaldığı yerden devam etti.
Osman'ın Amerika'dan beklediği paket nihayet dün eline ulaştı. Gökçe gelirken, Osman'ın Amazon'dan satın aldığı fotoğraf makinasını getirdi. Yeni oyuncağa kavuşmuş gibi tüm gün makinesi elinden düşmedi. Ben bu satırları yazarken baba-kız dışarıda, gezmedeler. Tabii yeni fotoğraf makinesiyle. Osman'ın evde yaptığı birkaç deneme çekimine baktım da, gerçekten çok fark ediyor. Bundan böyle çok daha güzel fotoğrafları olacak Zeyno'nun. Ve tabii Osman hevesini alana kadar çok daha fazla.
Şu an saat 16:00. Her zamanki düzene göre, dışarda meyvesini yemiş olan Zeyno akşam 19:30 gibi yemeğini yiyecek. Saat 21:15 gibi de uyuyacak. Gece kaç kere kalkacağını ya da ağlayıp ağlamayacağını bilmiyorum. Dün uykuya daldıktan 1 saat kadar sonra avazı çıktı kadar ağlayarak uyanıp, biraz zor sakinleşti ama yine de sonunda yeniden uykuya dalabildi. Bakalım bu gece nasıl geçecek? Gece nasıl geçerse geçsin. Bugün Zeyno yemeklerini çok güzel yiyip, bol bol uyudu. (Az önce Osman aradı telefonla, bizimki yine uyuyormuş) Yani kocamannn bir arpa boyu yol katetti.