29 Şubat 2008 Cuma
Pembe domatesler
24 Şubat 2008 Pazar
Ek gıdalı ilk gezme
Alışveriş işini hallettikten sonra sigara içilmeyen bölümü ve mama sandalyesi olan bir yer aramaya başladık Bağdat Caddesi'nde. Ama nerde? Sonunda Zeyno da açlıktan mızırdanmaya başlayınca, istemeye istemeye Kentucky'e girdik. Üst kat sigara içilmeyen bölüm. Arabayı sırtlayıp çıktık merdivenleri. Asma kat olduğu için son derece basık olan yer adeta bir hamam hücresi. Neyse ki, çok rahat olmasa da mama sandalyesi var. Osman yiyecekleri almak için aşağı inince ben de Zeyno'nun sebzesini yedirmeye çalıştım. Ama olmadı, yemedi yine. Sonuç, O afiyetle sütünü emdi, O'nun için acilen burayı seçen biz ise fast food yemek zorunda kaldık. Ne kadar heyecanla beklemiş ve içten içe ısrarla istemiştim bir an önce ek gıdalara geçmeyi. Oysa ne kadar da kolaymış eskiden her şey.
Zeyno'nun kuralları
1. Gece 21:00 civarı uykum gelir. Beni emzirirsen hemen uykuya dalarım. Ama sakın bırakıp da bir yerlere gidebileceğini sanma. Arada sırada aniden ağlayarak uyanır, sen gelene kadar da ağlamaya devam ederim.
2. Sabah 07:30 gibi uyanırım. Sütümü emip, biraz oynadıktan sonra şekerlememi yaparım. Ama uyanınca yoğurdumu yiyip yemeyeceğim konusunda söz veremem. Sen yaklaşık 50 cc kadar yoğurdumu hazır et. Hiç içmeyebileceğim gibi tamamını bir nefeste de götürebilirim.
3. Sebze püremi yiyip yemeyeceğim de tamamen benim keyfime bağlı bi şey. Sen her gün taze sebze püremi hazırla. Ama öyle saat kuralına bağlı kalamam ben. Öğlen tadar tatmaz yüzümü buruşturup, yememek için ağzımı sıkı sıkı kapattığım sebze püresini, akşam büyük bir iştahla yiyebilirim.
4. Meyve püresini seviyorum. Elma ve armut favorim. Ama sakın içine havuç katayım deme.
5. Ben oyuncaklarımla oynarken sen sakın başka işlere dalma. Direkt oyunuma katılmasan bile her an benimle ilgilendiğini bana belli etmelisin.
6. O gün kaç kere kaka yapacağımı ben bile bilmiyorum. Sen her an hazırlıklı ol. 1 saat içinde 3 kez bile bez değiştirmek zorunda kalabilir veya bütün gün gözlerimin içine bakarak bekleyebilirsin.
7. Önlüklerimi her an hazır et. Birkaç gün kusmamış olmam demek, bugün de kusmayacağım anlamına gelmez.
21 Şubat 2008 Perşembe
Baharın işaretleri
Bu arada bugünün yeme durumuna gelince. Sabah elma püresinin yarısı yendi, öğlen sebze püresi hiç yenmedi, akşamüstü yoğurt hiç yenmedi. Yani dünün kerameti birkaç damla limon suyunda değil, anneanne elindeydi herhalde. Başka da bir açıklama bulamıyorum...
Şaşırmaya devam
Öğlene kadar, pazardan gelen tüm sebzeler yemek olup, tencerelere dolduruldu yine annem tarafından. Bu arada bizbizeyken, benim mutfakta iş yaptığım (daha doğrusu yapmaya çalıştığım) zamanlarda, yanımda, mama sandalyesinde 10-15 dakikadan fazla durmayan Zeyno, yaklaşık 2 saat uslu uslu oturup bizi izledi.
Çorba vakti geldiğinde, alışıldık manzara. Önce dudak ucuyla tadına baktı, sonra da suratını ekişitip, ağzını kapadı. Denedim, denedim, denedim... Ama yok. Vazgeçtim, emzirdim. Bir saat sonra annem "bu çocuk bi tat arıyor, ne yapsın bu tatsız tuzsuz şeyi" dedi ve birkaç damla limon sıktı sebzelerin üstüne. Arkamı bir döndüm, kasenin dibini bulmuşlar bile.
Akşam her zamanki gibi 08:30 civarı, beni emerek daldı uykuya. Göğsümü ağzından çeker çekmez verdim emziği. Yine cokur cokur ve derin uyku...
Kısacası bugün sabahtan akşama kadar şaşırttı beni Zeyno. Bakalım daha neler neler olacak?
20 Şubat 2008 Çarşamba
Sorun bitti Mİ?
18 Şubat 2008 Pazartesi
Havuç gitti, sorun bitti

Blender görev başına

17 Şubat 2008 Pazar
Iyyy! Bu da ne?

Güneşi kaçırmayalım

Öneriler...

* Ek gıdalara meyve suyu ile başlamıştık. Zeyno ilk gün elma suyunu çok sevince, ikinci gün direkt püresini vermeye başladım. Amacım ilerde pütürlü gıdaya geçişte sorun yaşamamak.
* Yine ilerde sorun yaşamamak için ek gıdaları direkt kaşıkla vermeye başladım. Zaten uzmanlar tarafından önerilen de bu.
* Zeyno kaşıkla beslenmede sorun çıkarmayınca, yoğurdunu bugün biberona koyarak verdim. Böylece hem daha çabuk (ve biraz daha fazla) yedi, hem de dışarı çıkarken yoğurdunu biberonuna koyarak daha kolay taşıyabilir ve yedirebilirim.
* Doğduğundan beri hiç su içmediği için çok üzülüyorduk ama zamanı gelip de verince gördük ki, Zeyno suyu hiç sevmedi. Annemin önerisiyle suyuna birkaç damla limon damlattım, daha bi sevdi. Sanırım illa bir tat arıyor. Bir de rezene ve papatya çayını çok sevdi. Doktorumuzun önerisiyle onlardan da veriyorum arada birkaç kaşık.
* Birkaç elbisesinin üstüne meyve püresi dökünce anladım ki, ruj lekesini, kurumuş domates lekesini, çimen lekesini çıkardıklarını söyledikleri Kosla, meyve püresi lekesi çıkarmıyormuş. Bu nedenle kaşıkla besleme sırasında, bu dönem için özel olarak hazırlanmış büyük ve temizlemesi kolay önlüklerden kullanmakta fayda var. Biz kar ve fırtına nedeniyle hala alışveriş için dışarıya çıkamadığımızdan eldeki eski önlüklerle idare ediyoruz ama artık bu önlüklerin yüzüne bakılacak hali kalmadı.
* Demir damlası her açıdan iğrenç bir ilaç. Zavallı Zeyno her ne kadar 5 damlayı sesini çıkarmadan yutsada, sanki büyük bir işkence çekiyormuş gibi azap çektiği de her halinden belli. Üstelik o kadar kötü kokuyor ki (tıpkı paslı demir gibi) ne onun ağzından ne de eğer değmişse benim elimden kokusu uzun süre çıkmıyor. Ve Zeyno'nun diliyle beraber, damladığı her yeri anında simsiyah yapan bu ilacın lekesini de hiçbir şey çıkarmıyor. Bu nedenle Zeynep'e verirken, hemen ağzını silmek için bir kağıt peçeteyi ve damlanın hemen ardından içirmek için birkaç kaşık suyu hazır bulunduruyorum.
* Evde bebekler için hazırlanmış birkaç cd var. Ama Zeyno üzerinde en etkilisi arkadaşım Ahu'nun hediye ettiği BEBEKlasik serisi oldu. Gündüz uyuması için Zeyno'yu arabasına yerleştirip, gezindirmeye başladığımda koyuyorum bu cd'lerden birini. Hem daha rahat uykuya geçiyor, hem de uyku süreleri az da olsa uzamaya başladı. Ancak sesin biraz açık olması lazım. Bir de sizin göz kapaklarınızın da müziğin etkisiyle uykuya yenik düşmemesi.
16 Şubat 2008 Cumartesi
Şimdi yakalıycam...

12 Şubat 2008 Salı
Arabada şekerleme

Bebek fotoğrafı nasıl çekilir?

Bebek fotoğrafı çekmenin zorlukları nasıl aşılır ya da başka bir ifadeyle bebek fotoğrafı nasıl çekilir? Anne ve babalar çocuklarının gelişimlerini belgelemek, gelecekte onlara hatıra bırakmak ve en önemlisi de en değerli varlıklarını büyükanne ve büyükbabalara göstermek maksadıyla hemen bir fotoğraf makinesi edinirler. Özellikle dijital fotoğraf makineleri ile bu iş çok daha kolay hale gelmeye başladı. Ancak her işin olduğu gibi bu işinde dikkat edilmesi gereken püf noktaları var. Ayrıca fotoğrafı çekilen "nesne"nin laftan anlamayan kıpır kıpır bir bebek olması işin en zor kısmı... İşte sizlere bebeklerinizin fotoğrafını çekerken yararlanabileceğiniz birkaç öneri:
1. O anı yakalamak için çok fazla deklanşöre basın. Yani tek bir kare ile yetinmeyin. Unutmayın ki fotoğraf makinenizin tft ekranı bilgisayarınızın ekranı kadar ayrıntı gösteremez. Sizin "tamam oldu bu iş" dediğinizde o an farkedemediğiniz bir sorun olabilir.
2. Duyguları yakalayın. Bebeğinizin fotoğraflarını çekerken çok mutlu ya da heyecanlı anlarını belgeleyin.
3. Uzaktan çekmeyin. Onun seviyesine eğilin. Fotoğrafınızı uzaktan "zoom" yaparak çekmek yerine yakından geniş açı çekin. Zoom kullanmak özellikle karanlık alanlarda flaş kullanmayı gerektirebilir. Unutmayın ki uzmanlar bebeğin ilk 6 ayında flaşlı fotoğraf çekimi tavsiye etmezler.
4. Değişik açılar deneyin. Bebeğinizi fotoğrafını hep karşıdan "vesikalık" kıvamında çekmeyin. Oyun oynarken, parmağını emerken, banyo yaparken, sağdan, soldan vs. her açıdan görüntüleyin.
5. Bebeğinizin arka fonu siz o anda farkında olmasanızda fotoğrafı etkiler. Basit yalın bir arka fon seçin. Evin boş bir duvarı, yatak örtüsü, koltuklar vs. sade arka fonlardır. Mutfakta, balkonda, alışveriş merkezlerinde çekeceğiniz fotoğraflarda bebeğiniz karenin içinde "kaybolabilir".
6. Doğal ışık kullanın. Flaş kullanmamaya özen gösterin. Doğal ışık bebeğinizin cildinin gerçek rengini ortaya yansıtır. Flaş ise hem donuk bir renk verir hem de 3. maddedeki endişeyi yaratabilir.
7. Makinenizin ayarlarını bebeğinizi getirmeden önce hazır edin. Aksi takdirde bir elinizde bebek diğer elinizde taze kusmuklu bir dijital fotoğraf makinesine sahip olabilirsiniz.
8. Yüksek enstantane (shutter speed) kullanın. Bazı dijital makinelerde çocuk fotoğrafı modu hazır olarak (scene) vardır. Ancak "auto" modunda çekiyorsanız düşük enstantanede makinenizin titreme uyarılarına dikkat edin.
9. Oda sıcaklığının iyi olduğundan emin olun. Özellikle banyo fotoğraflarını çekerken kendinizi kaptırırsanız bebeğinizi üşütebilirsiniz.
10. Bebeğinizin fotoğrafını çekerken onunla oynayın. Yoksa işiniz daha da zorlaşacaktır. Fotoğraf makineleri genellikle 2. aydan sonra bebeklerin dikkatini çeker. Ama çabuk sıkılabileceklerinide aklınızdan çıkarmayın. Amaç fotoğraf çekmek değil, bebeğinizi eğlenirken fotoğraflamak.
11. Bütün maddeleri unutsanız bile 1.sini unutmayın.
Hoşgeldiniz gülücüğü

10 Şubat 2008 Pazar
Bu daha da güzelmiş

Ek besinlere geçerken...
* Ek besinlere tek gıda olarak, çok az miktarlarda başlanmalı, miktar giderek arttırılmalıdır. Böylece bebeğe yeni besine alışması için zaman tanınmış olur. İstenmeyen bir reaksiyon geliştiğinde hangi yiyecekten olduğu kolayca saptanır.
* İlk kez verilecek besinler, bebek açken denenmelidir.
* Bebek ilk kez denediği besini beğenmezse zorlanmamalıdır.
* Ek besinler kaşık ile verilmelidir.
* Bebeğe verilecek yiyecekler doğal ve taze ürünler kullanılarak hazırlanmalıdır. Konserve, dondurulmuş yiyecekler, katkı maddeli hazır besinler bebeğe verilmemelidir.
* Yiyecekler, kullanılan su ve kaplar temiz olmalıdır.
Püre kokteyli

Bi parça ekmek kabuğu

7 Şubat 2008 Perşembe
Havuç suyuna HAYIR!
Biraz da pütüründen...

Bu arada bugün çok ilginç bir şey oldu. Kanepenin üzerinde her zamanki "hoooppp, dön bakalım" oyununu oynuyorduk. Zeyno gülerek hooppp diye dönüverdi yüzüstü. Ben de poposuna hafif hafif pıt pıt yapıp, şarkılar mırıldanmaya başladım. Birkaç dakika sonra bir baktım, bizimki uyuyakalmış. Hem de öylece, döndüğü gibi kalarak. Bir eli altında, yüzü neredeyse tamamen koltuğa gömülü. Şaşırdım kaldım. 20 dakika sonra uyandığında o da şaşkındı :))
"Bu çocuk aç"
6 Şubat 2008 Çarşamba
Ek gıdaya resmi başlangıç
3 Şubat 2008 Pazar
5. ay kontrolü

İlk reçete de ilaçlar vardı. Günde 1 ml multivitamine devam. Buna iki öğün arasında 5 damla verilecek demir damlası ve gece yatarken bir kaşığın içinde suda eritilerek içirilecek flor tableti eklendi. İkinci reçetede tam kan, TİT (tam idrar tahlili) ve idrar kültürü yazıyor. Bunlar da 6. ay check-up'ı için. Ve bu ay verilecek ek gıdaları yazdığı üçüncü reçete. İşte Zeyno'nun bu ay anne sütüne ek olarak yiyecekleri:
1. İlk hafta sabah 10:00-10:30 arası meyve suyu vereceğiz. İki-üç kaşık elma suyuyla başlayıp, miktarı her gün yavaş yavaş arttıracağız. Daha sonra armut ve havuca geçeceğiz. Sonra da üçünün karışımından oluşan kokteyle. Miktar arta arta 100 cc'ye kadar çıkacak ve bir süre sonra meyve suyundan meyve püresine geçilecek. Meyve suları için meyveler cam rendede rendelenip, tülbentten süzülecek. İçilmeyen meyve suyu olursa daha sonra Zeyno'ya VERİLMEYECEK! Bizim tarafımızdan afiyetle içilecek.
2. İkinci hafta meyvelere yoğurt eklenecek. Yoğurt UHT sütle mayalanabiliyor. O gün mayalanan yoğurt ertesi gün de yedirilebiliyor. Yoğurt verme saati 16:00-16:30 civarı. Ama arada meyve ve yoğurt saati değiştirilecek.
3. Üçüncü hafta öğlen sebzelere başlanacak. İlk denenecek sebze kabak, havuç ve patates karması. Sebzeler buharda haşlanıp, ezilecek ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklenecek. İlk günlerde blender kullanılacak ama daha sonra çatalla ezilecek sebzeler. Zamanla bu üçlüye birkaç yaprak ıspanak, biraz semizotu, birkaç yeşil fasulye yani mevsim sebzeleri eklenecek. Ama patlıcan, bakla, karnabahar ve lahana YASAK! 1 hafta sonra sebzelere 1 tatlı kaşığı mercimek ve 1 tatlı kaşığı pirinç ilave edilecek. Bundan 1 hafta sonra da çift çekilmiş dana kıyma.
4. Verilen ek gıdaların ardından azar azar su da içirilecek.
5. Eğer sütümde bir azalma hissedersem geceleri bir öğün pirinçli mama verebilirmişim. Acil bir durum olursa verebileceğim mama da Aptamil 2. Eğer mama verirsem 1 hafta sonra içine 1 tatlı kaşığı 5 tahıllı mama ekleyeceğim. Ve yine eğer mama verirsem su miktarını biraz arttıracağım. (Niyetim mamaya hiç bulaşmadan anne sütü ve ek gıdalarla bu işi halletmek)
Yüzümüzde ek gıdaya geçmiş olmanın verdiği mutlulukla çıktık klinikten. Şimdi kaşık almamız gerekiyordu. Cevahir Alışveriş Merkezine gitmeye karar verdik çünkü daha önce burayı görmemiştik. Ama daha girişte hiç de doğru bir karar vermediğimizi anladık. Girişteki koca merdivenlerde bebek arabası için rampa yoktu. Dün gece Nurcan'dan aldığım indirim bilgileri doğrultusunda önce girişteki Debenhams'a girdik. %50-70 indirim vardı. Zeyno'ya 2 t-shirt ve yeni doğum yapan arkadaşımızın oğlu için bir takım aldık burdan. Ardından Oysho'ya uğradık ve üzerinde Miki olan kıpkırmızı bir t-shirt aldık. Mothercare'e girmeden önce zil çalan midemizin sesini dinleyip, bu tür alışveriş merkezlerinde alışılageldiği üzere en üst bulunan yemek katına çıktık. Alternatif boldu ama maalesef herkes her yerde sigara içiyordu. Sigara içilmeyen yer olarak sadece birkaç masalı ve en dipte yer alan bir bölüm ayrılmıştı. (Sigarayla ilgili yasa bir an önce çıkmalı bence. Hem de gayet radikal bir biçimde) Aslında çok da dolaşmamıştık ama sanırım kalabalık ve gürültü yormuştu bizi. Bir an önce çıkmak istiyorduk burdan. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden Mothercare'e gidip, Nurcan'ın bir gün önce gözüne kestirdiği ikili polar takımı ve yeni bir bezden kitap aldık. Çıkmadan önce Zeyno'yu doyurmak ve altını temizlemek için Mothercare'in "bebek bakım odasına"na doğru yöneldim. Ama bir hayal kırıklığı daha... Sadece 1 metrekarelik, içinde küçücük hem de pis bir puf bulunan boş bir oda. Bağdat Caddesi'ndeki Mothercare'in bebek bakım odasından sonra burası çok şaşırtmıştı beni. Mümkün olduğunca çabuk bir şekilde Zeyno'yu emzirip çıktım. Epey bi alışveriş yapmıştık ama henüz asıl malzeme olan kaşıkları almamıştık. Onları da ToyzzShop'ta bulduk. Büyük bir hızla çıkışa doğru yönelip, kendimizi taksiye attık. 16:30 vapuruna 1 saat kala Kabataş'ta olunca artık klasikleştiği üzere Kahve Dünyası'na girdik. Günün yorgunluğunu Mozaik Pasta, Vişneli Bademli Pasta ve filtre kahvelerle atıp, kalkmasına birkaç dakika kala vapura bindik. Foto da ToyzzShop'ta çekildi...
Geri sayım başladı

2 Şubat 2008 Cumartesi
Ne oluyor orada?

Yeni doğmuş bebeğinizin tırnaklarını kesmek önceleri biraz zor görünebilir. Ama bebeğiniz uzun tırnaklarıyla kendini tırmalayabileceği için, bu işe en kısa zamanda alışmanızda yarar var. Tırnakları daha rahat kesmek için size birkaç ipucu:
* Öncelikle hafif kıvrık ve yuvarlak uçlu bir tırnak makası edinin. En iyisi bebekler için yapılmış makasları kullanmaktır.
* Eğer tırnaklarını makasla kesmekten çekiniyorsanız, yumuşak bir tırnak törpüsüyle de tırnaklarını kısaltabilirsiniz.
* Bebeğinizin tırnaklarını o uyurken kesmek daha kolaydır çünkü bebek hareketsiz olacaktır. Ancak bebeğiniz yüzü koyun yatarken bu işlemi yapmak zor olabilir.
* Bu işi uyanıkken yapmak isterseniz öncelikle bebeğinizi düz bir yüzeye koyun ve bir elinizle parmaklarını tutup, diğer elinizle tırnaklarının beyaz kısmından biraz bırakarak ve düz bir şekilde kesin.
* Eğer siz, bebeğinizin tırnaklarını keserken onu incitmekten korkuyor ve heyecanlanıyorsanız, bu heyecanınız ona da geçeceği için sürekli hareket ederek bu basit işlemi oldukça güç hale getirecektir. Böyle bir durum söz konusuysa, tırnak bakımının bir kabusa dönüşmemesi için siz bebeğinizin tırnağını keserken başka birinin de onun ellerini tutarak size yardımcı olmasını sağlamalısınız.
1 Şubat 2008 Cuma
Son durum değerlendirmesi

Emzik: Daha doğduktan sonra hastanedeyken emzik emmeye başlayan Zeyno, eve geldikten sonra 2,5 ay reddetmişti emziği. Sonra anneannenin sabırlı ısrarları sonucu bir gün aniden cokur cokur emmeye başlamıştı. Tıpkı başladığı gibi yine birden bıraktı ama. Üstelik şimdi daha şiddetle reddediyor. Ya ağzını kapatıveriyor, ya ağzında geveliyor ya da kendi elleriyle sıkı sıkı tutup, ittiriyor. Günün birinde bu lastiği emmesini bu kadar isteyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
Uyku: Emzik bitti, uyku şekli de değişti. Eskiden uykuya dalması için birkaç dakika emziğini emmesi yeterliydi. Şimdi ise emzik olarak beni kullanıyor. Üstelik uykuya daldıktan sonra yerine koyduğumda bazen 5, en fazla 30 dakika sonra ağlayarak uyanıyor. Yok sonuna kadar kucağımda tutarsam en az 1 saat uyuyor ama. Şu andaki en önemli sorunumuz bu. Bu işe bir çözüm bulmam lazım. Tüm tavsiyelere açığım.
Oyun: Her geçen günle aramızdaki bağ kuvvetlenip, Zeyno çevresinde olup bitenlerin farkına daha çok vardıkça birlikte zaman geçirmek de daha eğlenceli olmaya başladı. Ama uyku süresi azaldığından, O'nunla keyifli vakit geçirmek için artık daha yaratıcı olmak gerekiyor. Şu sıralar O kucağımdayken kulağına radyoda çalan şarkıyı mırıldanıp dansetmemden, pencereden dışarıyı seyrederken O'na olanları anlatmamdan, gözlerinin içine bakarak konuşmamdan ve parmak kuklalarını konuşturmamdan çok hoşlanıyor. Evde birlikte yapılabilecekler konusundaki yaratıcı fikirlerinize de açığım. Havalar ısınınca işimiz kolaylaşacak sanırım. Atacağız kendimizi dışarlara...
Ve bir not: Aslında bunu uzun zamandır yazmak istiyordum ama bir türlü olmadı. Hazır yeniden aklıma gelmişken bu kez hemen yazayım. Buzdolabımızın üstünde, dünyanın dört bir yanından gelmiş magnetler var. Londra, Amerika, Tunus, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Fransa... Bunları biriktirdiğimi bilen, yurtdışına giden her arkadaşımız mutlaka bir tane getiriyor. Hepsi de birbirinden renkli. Bu nedenle Zeyno'nun ilgi göstermesi normal. Ancak içlerinde sarı renkli bir Paris magneti var ki, bunun sırrını henüz çözemedik. En huzursuz anında, hatta ağlarken bile Zeyno'yu buzdolabının önüne götürdüğümüzde, kısa bir taramanın ardından bu magnete odaklanıp, gülmeye başlıyor. Hem de çığlık ata ata. Bizim yorumumuz Paris'e gitmek istediği yönünde. Zaten bundan 3 sene önce Paris'e gittiğimizde Disneyland'ı gezme planımıza almamış, çocuğumuz olunca Paris'e bir kez daha gelir, o zaman Disneyland'a gideriz demiştik. E, verilen sözü tutmamak olmaz di mi ama? :)
Fotoşoplu vesikalık

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)