
29 Haziran 2008 Pazar
Denge çalışmaları

Tahta oyuncaklar

23 Haziran 2008 Pazartesi
Alkışşşş

Düğün zamanı

* Fön makinesinin sesinden korkacağını düşünmüştüm ama Zeyno anneannesinin saçına fön çekilişini büyük bir merak ve keyifle izledi.
* Sadece ben süslemedim, Zeyno'da düğün için özel olarak hazırlandı. Hato'nun İngiltere'den getirdiği elbisesini giydi, toka bile taktı.
* Tüm davetliler kokteyl alanında içkisini yudumlayıp, kanepelerin tadına bakarken, Zeyno'da köftelerini bir çırpıda bitiriverdi.
* Saat 21:30'da uykuya dayanamayıp, arabasında uyuyakaldı. Taa ki, gelinle damat alana girerken çalan yüksek sesli müziğe kadar. Bir anda korkuyla ağlayarak uyandı ama tam da alkışı yeni öğrenmişken, çevresindeki herkesin el çırptığını görünce duruma hemen adapte oldu.
* Çalan müziğin evdeki teyp gibi bir düğmeyle kapatılamayacağını kavrayınca, uykuya boşverip, gecenin keyfini çıkarmaya karar verdi. Oynayanları seyredip, bol bol da alkışladı.
* Ordövr tabağındaki zeytinyağlı enginarın, biber dolmasının içinin, etin yanında gelen haşlanmış sebzelerden patatesin ve çilekli dondurmanın tadına baktı.
* Saat gece 11'i gösterirken, artık çalan müziğe de aldırmayıp, tekrar arabasında uykuya daldı. Bazen konser alanlarında uyuyan çocuklar görür, "bu gürültüde nasıl uyuyorlar?" diye şaşırırdım. Artık şaşırmıyorum. Uykuları gelince, top patlasa umurlarında olmuyormuş çocukların.
* Arabada, evde elbisesini çıkarırken, yerine yatırırken... Hiç uyanmadı Zeyno.
* Demek ki neymiş? Özellikle açık havadaki yaz düğünlerine bebekle gidilebilirmiş...
Leylek leylek lekirdek
Tam 1 saat sonra

Not 1: İsilik için, doktorumuzun önerisiyle Bepanthane Krem kullanmaya başladık.
Not 2: Fotoğrafta Zeyno'nun elindeki galeta. Özellikle yemeğini yerken bir yandan galeta kemirmeye bayılıyor. Kemirme dediysem, bayağı bayağı koparıp, yiyor...
19 Haziran 2008 Perşembe
Sıcak, çok sıcak...

18 Haziran 2008 Çarşamba
Sivrisinek istilası

Zeyno çıldırdı

Zeyno nasıl keşfediyor?

15 Haziran 2008 Pazar
İlk Babalar Günü
Zeyno'nun köfteleri

13 Haziran 2008 Cuma
Yürümeye hazırlık

Bu arada Zeyno'yu artık yerde tutabilene aşkolsun. Tutunacak bir yer bulması ayağa kalkması için yeterli. Henüz büyük adımlar atmaya cesareti yok ama ayakta durdukça çok hızlı bir gelişme gösteriyor. Bu da gösteriyor ki, sanırım emekleme faslını pas geçtik biz...
Sabah misafirleri

12 Haziran 2008 Perşembe
Zuzu Cafe

Yaklaşık 4 saatimizi burada geçirdik. Biz çalıştık, bu arada Zeyno ablayla oyun oynadı, bir kısmı yine ablanın elinden olmak üzere yemeğini yedi ve diğer abla tarafından arabasında gezdirilerek uykuya daldı. Ben de hem rahat rahat çalıştım hem de uzun bir aradan sonra rahat rahat yemek yedim. Zeyno biraz tedirgindi. İlk deneme için gayet normal bence bu tedirginlik. Ama yine de beklediğimden daha iyi bir performans gösterdi. Ne demek yani bu? Bundan böyle Zuzu Cafe'ye daha sık gidilecek... Nasıl da değişiveriyor insanın tercihleri hemen...
Yaşasın baş parmak!

9 Haziran 2008 Pazartesi
Yine sobelendim
Damla'nın annesi Yaprak sobelemiş beni. Çocukluğumda ya da gençliğimde yaşadığım en tehlikeli, en komik macerayı yazmalıyım. Belki de annemle daha yeni konuştuğumuz için, içinde kardeşimin olduğu, bugün hatırladıkça yüzümü gülümseten iki anı geldi aklıma. İçlerinde biraz tehlike biraz komedi var. Ve bu anıları yazmadan önce, Ceren'in annesi Ekim ve Doruk'un annesi Esra. Yazmak isterseniz, sizi sobeliyorum.
8-9 yaşlarındayım. O zaman sokakta tüm oyunlarımız. Yakan top, istop, saklambaç, lastik... O kadar çok oyunumuz var ki. Ama özellikle saklambaç tam bir zulüm benim için. Kendimce süper sote bir yer bulmuş, gizlenmişim. Bu kez duvara ebeden önce dokunmaya kararlıyım, ama nerdeee? Annem bağırıyor 6. kattaki evimizin balkonundan: "Nurdannnnn, nurdannnn!". Çıkmıyorum yerimden önce, cevap vermiyorum. Ama annemin haykırışının devamı geliyor: "Halil'i yolladım, geliyor aşağıya. Sahip çık kardeşine!". Çaresiz çıkıyorum yerimden. Yüzüm asık kardeşimin elinden tutuyorum. Ondan sonra da saklambaçta oyuncu değil, seyirci oluyorum...
**
Yine aynı yaşlardayım. Pazara gitmişiz annemle beraber. Tezgahlardan birinden acı arnavut biberi aşırıyorum. Dilimin ucuna değdirir değdirmez başlıyorum yanmaya ama hiç çaktırmıyorum. Neden? Kardeşimin emziğine süreceğim. Bıkmışım çünkü O'nun emziğini tutmaktan. Kardeşim bala batırılmış emziğini emmeden uykuya dalmaz. O'nun emziğinin balı bittikçe tekrarlamak görevi de benim. Belli ki, çok sıkılmışım bu işten, radikal bir çözüm arıyorum. 2-3 yaşındaki çocuk bu kadar acı tadarsa ne olur, sonuçlarını tahmin edemiyorum tabii. Allah'tan annem anlıyor ve soruyor "O elindeki ne?" diye. Anlatıyorum. Planım suya düşmekle kalmıyor, sağlam bir de azar işitiyorum.
8-9 yaşlarındayım. O zaman sokakta tüm oyunlarımız. Yakan top, istop, saklambaç, lastik... O kadar çok oyunumuz var ki. Ama özellikle saklambaç tam bir zulüm benim için. Kendimce süper sote bir yer bulmuş, gizlenmişim. Bu kez duvara ebeden önce dokunmaya kararlıyım, ama nerdeee? Annem bağırıyor 6. kattaki evimizin balkonundan: "Nurdannnnn, nurdannnn!". Çıkmıyorum yerimden önce, cevap vermiyorum. Ama annemin haykırışının devamı geliyor: "Halil'i yolladım, geliyor aşağıya. Sahip çık kardeşine!". Çaresiz çıkıyorum yerimden. Yüzüm asık kardeşimin elinden tutuyorum. Ondan sonra da saklambaçta oyuncu değil, seyirci oluyorum...
**
Yine aynı yaşlardayım. Pazara gitmişiz annemle beraber. Tezgahlardan birinden acı arnavut biberi aşırıyorum. Dilimin ucuna değdirir değdirmez başlıyorum yanmaya ama hiç çaktırmıyorum. Neden? Kardeşimin emziğine süreceğim. Bıkmışım çünkü O'nun emziğini tutmaktan. Kardeşim bala batırılmış emziğini emmeden uykuya dalmaz. O'nun emziğinin balı bittikçe tekrarlamak görevi de benim. Belli ki, çok sıkılmışım bu işten, radikal bir çözüm arıyorum. 2-3 yaşındaki çocuk bu kadar acı tadarsa ne olur, sonuçlarını tahmin edemiyorum tabii. Allah'tan annem anlıyor ve soruyor "O elindeki ne?" diye. Anlatıyorum. Planım suya düşmekle kalmıyor, sağlam bir de azar işitiyorum.
Günü koklamak

Zeynep neler yiyor?

Gelen yorumlardan ve takip ettiğim bloglardan bebek yemekleri konusunda herkesin bir tarif arayışı içinde olduğunu biliyorum. Buna, direkt bana gelen birkaç yoğun istek de eklenince, Zeyno'nun şu sıralar severek yediği yemeklerin birkaçının tarifini paylaşmaya karar verdim. Ölçüler yaklaşık olarak iki öğünlük. Ve tariflerden önce birkaç not:
* Çorba tariflerini yazmıyorum. Zeyno'nun favorileri tarhana çorbası, pirinçli yayla çorbası, yıldız şehriye çorbası. Bunları salça ve tuz eklemeden, bize pişirdiğim gibi pişiriyorum.
* Pilavı çok seviyor. Yine bize pişirdiğim usulle domatesli pirinç pilavı ve bulgur pilavı pişiriyorum.
* Evde haşlama usulüyle pişirdiğim balıkları pek beğenmediğinden, genelde dışarda bizimle birlikte balık yiyor. Doktorumuz kızartma balık yiyebileceğini söylemişti. Zeyno'nun favorisi de istavrit kızarması. Tabii derileri ayıklandıktan sonra.
* Meyvelerin hepsini severek yiyor. Şeftali, kayısı, elma ve armutu rende yapıyorum. Çilek, malta eriği ve karpuzu elden minik parçalar halinde veya kemirerek yiyor.
Zeytinyağlı Enginar (Zeyno'nun favori yemeği)
Malzemeler
1/2 soğan (ince kıyılmış)
1 diş sarmısak (ince kıyılmış)
2 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 adet küçük boy havuç (iri küp doğranmış)
2 adet küçük boy enginar (8'e bölünmüş)
1 çimdik tuz ve 1 çimdik şeker (normalde yemeklerine tuz ve şeker eklemiyorum. Bu yemek istisna)
Yapılışı
* Soğan ve sarmısakları zeytinyağında birkaç dakika soteliyorum.
* Önce havuçları ekleyip birkaç dakika daha, ardından enginarları ekleyip, birkaç dakika daha soteliyorum.
* Tuz ve şekeri ekleyip, karıştırıyorum. Üzerine çıkacak kadar kaynar su koyup, kısık ateşte enginarlar ve havuçlar iyice yumuşayana kadar, yaklaşık 30 dakika pişiriyorum.
* Çatalla ezip, ekmek içiyle yediriyorum.
**
Domatesli Yeşil Fasulye
Malzemeler
1/2 soğan (ince kıyılmış)
1 diş sarmısak (ince kıyılmış)
2 tatlı kaşığı zeytinyağı
8-10 adet fasulye (boyuna ortadan ikiye kesilip, ince doğranmış)
2 adet orta boy domates (kabukları soyulmuş, minik küp doğranmış)
Yapılışı
* Soğan ve sarmısakları zeytinyağında birkaç dakika soteliyorum.
* Fasulyeleri ekleyip, birkaç dakika daha soteliyorum.
* Domatesleri ekleyip, karıştırıyorum. Tencerenin kapağını kapatıp, domatesler yumuşayana ve suyunu salana kadar, birkaç dakika bekliyorum.
* Üzerine çıkana kadar kaynar su ekleyip, kısık ateşte, fasulyeler iyice yumuşayana kadar, yaklaşık 35-40 dakika pişiriyorum.
* Yoğurtla birlikte yediriyorum.
Bu yemeği kıymalı da yapıyorum
**
Domates Soslu Köfte
Malzemeler
100 gr kıyma (dana veya tavuk kıyması)
1/2 adet soğan (rendelenmiş)
1 diş sarmısak (rendelenmiş)
2 çorba kaşığı kadar ince ekmek kırığı (robottan geçirilmiş)
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
2 adet domates (kabukları soyulmuş, rendelenmiş)
Yapılışı
* Kıyma, soğan, sarmısak ve ekmek kırıklarını yoğuruyorum. Yaklaşık 4 adet köfte hazırlıyorum.
* Zeytinyağını yağsız bir tavada ısıtıp, köfteleri yerleştiriyorum. Kısık ateşte ve ara ara çevirerek iyice pişiriyorum.
* Bir tencere domatesleri kaynayana kadar ısıtıp, köfteleri ekliyorum. Domates suyunu çekip, köfteler yumuşaya kadar, yaklaşık 5 dakika pişiriyorum.
* Çatalla minik parçalara bölüp, yoğurtla yediriyorum.
**
Kırmızı Soslu Kuskus
Malzemeler
1-2 çorba kaşığı kuskus makarna
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 diş sarmısak (rendelenmiş)
1 -2 adet domates (kabuğu soyulmuş, rendelenmiş)
1/2 adet kırmızı biber (etli kısmı, rendelenmiş)
Yapılışı
* Kuskus makarnayı, bol kaynar suda, iyice yumuşayana kadar, yaklaşık 10-12 dakika haşlayıp, süzüyorum.
* Zeytinyağını ısıtıp, sarmısak, domates ve kırmızı biberi ekliyorum. Suyunu çekene kadar, yaklaşık 5 dakika pişiriyorum.
* Kuskusları ekleyip, karıştırıyorum.
* Yoğurtla birlikte yediriyorum.
**
Sebze Püreli Kuskus
Malzemeler
1 çorba kaşığı kuskus makarna
2 tatlı kaşığı zeytinyağı
1/2 kabak (küp doğranmış)
1/2 havuç (küp doğranmış)
1/4 patates (küp doğranmış)
1 tatlı kaşığı pirinç
1 tatlı kaşığı kırmızı mercimek
Yapılışı
* Kuskus makarnayı, bol kaynar suda, iyice yumuşayana kadar, yaklaşık 10-12 dakika haşlayıp, süzüyorum.
* Zeytinyağını ısıtıp, sırasıyla ve her seferinde karıştırarak havuç, patates ve kabağı ekliyorum.
* Üzerine çıkana kadar kaynar su koyuyorum. Kaynamaya başlayınca, pirinç ve mercimeği ekliyorum.
* Sebzeler iyice yumuşayana kadar, yaklaşık 30-35 dakika pişiriyorum.
* Blender'dan geçirip, haşlanmış kuskus makarnayı ilave ediyorum ve karıştırıyorum.
* Yoğurtla birlikte yediriyorum.
**
Kabak Yemeği
Malzemeler
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 diş sarmısak (ince kıyılmış)
1 adet küçük boy soğan (ince kıyılmış)
1 adet kabak (küçük küp doğranmış)
2 tatlı kaşığı kadar pirinç veya bulgur
Yapılışı
* Soğan ve sarmısakları zeytinyağında birkaç dakika soteliyorum.
* Kabakları ekleyip, birkaç dakika kadar daha soteliyorum.
* Üzerine çıkana kadar kaynar su ekliyorum. Kaynamaya başlayınca pirinci (veya bulguru) ekliyorum.
* Sebzeler pişene kadar, yaklaşık 20 dakika pişiriyorum.
* Çatalla ezip, yoğurtla birlikte yediriyorum.
Bu yemeği kıymalı da yapıyorum
**
Semizotu Yemeği (Bunu pek sevmiyor)
Malzemeler
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 diş sarmısak (ince kıyılmış)
1/2 adet soğan (ince kıyılmış)
50 gr kadar kıyma
2 avuç kadar semizotu (yıkanıp, saplarıyla beraber kıyılmış)
1 adet domates (kabukları soyulmuş, minik küp doğranmış)
1 tatlı kaşığı pirinç
Yapılışı
* Soğan ve sarmısakları zeytinyağında birkaç dakika soteliyorum.
* Kıymayı ekleyip, kıyma kavrulana kadar sotelemeye devam ediyorum.
* Önce domatesleri ekleyip, birkaç dakika, ardından semizotlarını ekleyip, birkaç dakika daha soteliyorum.
* Üzerine çıkıncaya kadar kaynar su ekliyorum. Su kaynayınca pirinci ekleyip, karıştırıyorum.
* Yaklaşık 10 dakika pişiriyorum.
* Yoğurtla birlikte yediriyorum.
En ucuz bez

Önce ıslak mendilde marka değişikliğine gittim. Ve bu yeni markayı da ekonomikliğine göre seçtim. Yaklaşık 2 aydır alkolsüz pek çok ıslak mendil denedim. Hiçbirinde sorun yaşamadım. Şimdi markete girip, denediklerimin hangisinde kampanya varsa yani hangisi en ucuzsa onu alıyorum. Bugün bebek bezinde de aynı kararı aldım. Daha önce Migros'taki kampanyadan yararlanıp, Huggies almıştım. Aldığım iki büyük paket annemlerde duruyor ve oraya gittikçe bu bezleri kullanıyorum. Bunlarda da sorun çıkmadı. Bugün de Ada'ya yeni açılan DiaSa'dan ilk defa CanBebe aldım. Prima'ya oranla yaklaşık %40 daha ucuz. Yine sorun yaşayacağımı sanmıyorum. Zaten gündüz Zeyno'nun poposuna bağladığım bez, en fazla 3 saat kadar kalabiliyor.
Evet, denediklerim içinde en beğendiğim bez Prima. Özellikle 4 numaradan itibaren eklenen esneyen yan bantlar çok güzel. Ama pişik, sızıntı vs. gibi konularda, denediğim diğer markalar da sorun çıkarmadı. Bu nedenle, gün içinde bu kadar çok bez ve ıslak mendil kullanırken artık daha ekonomik davranmam gerektiğini düşünüyorum. Zeyno'nun sensitive dönemi de yavaş yavaş geride kalıyor zaten. Ama bir süre daha geceleri Prima bağlamaya devam.
9. ay kontrolü

9. ay kontrolüne gittik bugün. En hızlı kontrollerimizden biriydi; birkaç dakika sürdü sadece. Önce bebek hemşiresi ölçümleri yaptı yine. Zeyno'nun boyu geçen aydan bu yana 2 cm uzayarak 72 cm olmuş. Kilosu da 500 gr artıp, 8940 gr. Kafa çapı: 45.9
Hilal Hanım ölçümlere bakıp, "süper" dedi. Kulağına ve boğazına baktı, ciğerlerini dinledi. "Neler yiyor?" diye sordu. "Her şey" dedim. Yeme konusunda sorun yok yani. Yumurtayı sordum "her gün tam yumurta sarısı yiyebilir mi?" diye. Cevap "hayır". Her gün yarım yumurta sarısı yiyecek ve buna yavaş yavaş beyaz ekleyeceğiz. Bir süre sonra günde yarım katı yumurta yiyor olacak. Benim başka sorum yoktu; Hilal Hanım'ın da başka diyeceği.
Klinikten çıkıp, Kabataş'a indik. Bu kez deniz otobüsüyle Bostancı'ya geçip, annemle buluştuk. Yakamoz'daki balık ziyafetinin ardından, 19:00 vapuruyla Ada'ya geçtik. Bu haftaki kamp bizim evde...
5 Haziran 2008 Perşembe
Süper hızlı hafta

Bu büyümeyle birlikte bu hafta aktivite açısından da çok hızlı ilerledi. Hafta başında ilk anlamlı hecelerini söylemeye başlamıştı. Yine bu haftanın başında bir yerden tutunarak ayağa kalkma işini bayağı ilerletti. Ve biz emeklemeden ayağa kalkacağını düşünürken, bugün annemlerin salonun ortasında komando sürünmesi şeklinde emeklemeye başladı. Tam anlamıyla doğru stilde bir emekleme sayılmaz ama sonuçta, poposunu havaya doğru kaldırıp, bacaklarıyla kendini itmek suretiyle hedefine ulaşmaya başladı. Yarın 9. ay kontrolü var. Bakalım doktoru bu gelişmeleri nasıl değerlendirecek?
Akşam nasıl uyuyacak?

Akşam 16:55 vapuruyla karşıya geçip, annemlerin evin yolunu tuttuk. Zeyno'nun keyfi yerindeydi. Kapıda annemin kollarına atladı ve yaklaşık yarım saat sonra anneannesinin kollarında uğurladı bizi.
Daha köprüyü yeni geçmiştik ki, telefonumda annemin çağrısını görünce "bu kadar erken mi?" diye düşündüm ama sorun yoktu; sadece emziğinin nerede olduğunu soruyordu annem. Telefonu kapattıktan sonra derin bir "ohh" çekip, 9 ay sonra Osman'la başbaşa ilk akşam gezmemizin keyfini çıkarmaya koyuldum.
Küçükçiftlik Lunaparkı'nda yapıldı kutlama. Tam bir panayır ortamı hazırlanmıştı. Birbirinden enfes yiyeceklerle birlikte gecenin en güzel kısmı tüm lunapark oyuncaklarının sadece bizim için çalışıyor olmasıydı. Her ne kadar gözüm ara sıra cep telefonumu kontrol etse de, doyasıya eğlendim. Çocukluğumuzda babam çok götürürdü bizi lunaparka ama en son ne zaman gitmiştim hatırlayamadım. Çok fazla da zorlamadım hafızamı ve oyuncakların birinden inip, diğerine bindim.
İki sahne kaldı geceden aklımda. Ömer Bey konuşurken babası Vural Görener'in çenesini bastonuna dayayarak O'nu dinlemesi ve alkışlar eşliğinde sahneye çıkan Gülgün Abla'nın, Vural Bey'in göğsüne başını dayayarak ağlaması. 50 yılı aşmış bir evlilik, temelleri omuz omuza verilerek atılan bir iş öyküsü ve sürekli artan bir başarıyla geride bırakılan 40 yıl. Tam bir gurur tablosu.
Geceyarısına doğru eve geldiğimizde, annemin kucağında kocaman bir gülümsemeyle karşıladı bizi Zeyno. Bir mutluluk, bir mutluluk gözlerinde. Ve bir daha inmemek üzere atlayıverdi kucağıma. Ben "uyumadı mı?" dercesine bakınca annem hemen başladı anlatmaya: Biz gittikten sonra Zeyno yemeğini yemiş (hem de anneannesini çok memnun edecek miktarda), oyun oynamış ve kısa bir mıkırdanmanın ardından, annemin sallamasıyla arabasının içinde uykuya dalıvermiş. O'nu uyandıran ise yarım saat kadar önce benim açtığım telefon olmuş.
Yarım saat kadar bizimle vakit geçirdikten sonra, emerek tekrar daldı uykuya. Her şey yolundaydı yani. Biz çok keyifli bir akşam geçirdik, Zeyno da bizden ayrı bir akşam geçirme konusunda rüştünü ispatladı. Sorunsuz geçen bu ayrılıkla birlikte kocaman bir yük kalktı sanki üstümden. Bakalım ilk gece ayrılığımız ne zaman olacak ve bu kadar sorunsuz geçecek mi?
3 Haziran 2008 Salı
Tatil planları
Mam-ma oldu ba-ba

Genel olarak birkaç gündür huzursuz Zeyno. Nedenini bilmiyorum ve artık dişlere bağlamıyorum. Tek yaptığım O’nunla inatlaşmamak, yemesi için ısrar etmemek ve her istediğinde emzirmek. Bunun geçici bir dönem olduğunu biliyorum. Daha önce de yaşamıştık. (Tecrübe böyle bir şey işte).
2 Haziran 2008 Pazartesi
Bu akşamın sürprizi
Akşam 19:30 vapuruyla karşıya geçti misafirler; biz de eve çıktık hemen. Zeyno öğlen hatırı sayılır miktarda domatesli pilav yediğinden ve meyvesini de geç bir saatte bitirdiğinden bir küçük bardak kadar tarhana çorbası yaptım O’na. Yarı “bu bu” oyunuyla, yarı ciddi ciddi yudumlayarak çorbayı mideye indirip, saat 21:00 gibi emerek uykuya daldı. Ve ilk kez bu akşam, uyuduktan kısa bir süre sonra ağlayarak uyanmadı. Bu tür sürprizlerin sürekli olmayacağını biliyorum artık. Ama arada olması bile sevindirici...
Doğumgünü süslenmesi
Not: Bu günün fotosuyla birlikte, artık yeni makineyle çekilmiş fotoları koyacağım buraya mümkün olduğunca. En azından Osman’ın evde olduğu ve Zeyno'nun fotoğrafını çektiği günlerinkini.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)