
Sabah 08:30'da dışardaydık. Önce parka uğradık tabii. Ardından fırından simidimizi alıp, sahile indik. Bomboştu daha çay bahçelerinin masaları. Hatta birçoğu örtülerini yeni yayıyordu daha. Kahvaltılıklarımızı çıkarıp, çaylarımızı söyledik. Peynir, zeytin, domates ve simitle sade ama keyifli bir kahvaltı yaptık. Zeyno da "bir kediye, bir Zeyno'ya" şeklinde ev yapımı bol kaşarlı, tereyağlı koca tostunu, yanında sıkma portakal suyuyla indirdi mideye.
Kahvaltısını böyle güzel yapınca, daha fazla vakit geçmeden köşedeki dondurmacıya gidildi. Kornet külaha, bir top çikolatalı dondurma alındı (Çikolatalı Zeyno'nun özel isteği).
Yavaş yavaş sahile inmeye başlayanlarla selamlaşıldı. Zeyno'nun karakoldaki abileri ziyaret edildi, masamıza gelen yeni "sabah arkadaşımız" Madam Heraklia ile dergiye bakıldı. Kediler sevildi, kuşlara ekmek atıldı. Vapurdan boşalan kalabalığın arasına karışıldı, ilgi gösteren abilere kur yapıldı, ablalara da sevimlilik...
Öğlen uyku molası için eve çıkıldı. Yatıldı, kalkıldı, yemek yendi ve yeniden sahile inildi...
Pırıl pırıl bi Cumartesi bizim için sıradan ama çok keyifli geçti (ve uzun saçlı :)))
3 yorum:
Nurdancım, ne şanslısınız Ada'da yaşıyorsunuz, her şey doğal,biz egzos kokusundan pek ulaşamıyoruz böyle yerlere, tamam sizde gidin yeşilliklere derseniz tıklım tıklım, kalabalığı hiç sevmiyorum ki, yok mu orada bi hastane gelelim ama yok biliyorum.Aşının bitmesine az kaldı dayansın Zeynocuk...
Öptüüüm
ne sade ne keyifli bir gün, okurken ben bile dinlendim :) her gününüzün böyle huzurlu geçmesi dileğiyle...
Merhaba Çağlayan,
evet ne kadar şanslı olduğumuzun farkındayım... Darısı başınıza... 4'ü gitti kaldı 1 doz aşı...
Merhaba Yaprak,
aslında hemen hemen her günümüz böyle bizim. Bekleriz bi gün, gelin siz de katılın...
Yorum Gönder