Evimizin ön kapısı - üst kat pencereleri Zeyno'nun odasının
Neredeyse 1 ay olacak taşınalı. Düzen kurulduğuna ve bu düzene
alışıldığına göre, artık yazma zamanı gelmiş demektir.
14 senelik taşınmalı hayatımızda, ilk kez taşınacağımızı önceden
biliyorduk aslında. Yani buna
hazırlıklıydık... da, bir tek Gölcük’e hazırlıklı değildik nedense? Tuzla’dan
Foça’ya, Aksaz’dan İskenderun’a her yeri düşünmüştük de, bir tek daha önce,
evliliğimizin ilk yıllarında 5 sene oturduğumuz Gölcük’ü getirmemiştik
aklımıza. İşte bu nedenle haberi alınca küçük bir şok yaşadık. Bir Cumartesi
günü, Zeyno’nun voleybol antremanındayken aldık haberi. Osman telefondaki
arkadaşına “Gölcük mü?” dedi; bunu duyan ben de yanımdaki arkadaşıma.
Bahçe tarafı
Kısa sürdü ama şaşkınlığımız. Ve hemen planlara başladık. İlk planımız,
oturacağımız lojmanı Gölcük’ten değil, Karamürsel’den istemekti bu kez. Bunun için nedenlerimiz vardı kendimizce: Birinci neden Zeynep’ti. Çünkü Karamürsel’deki
evler müstakil ve bahçeliydi. Bu da son yıllarda “ne zaman bahçeli evimiz
olacak?” diye sızlanan Zeyno için şahane olacaktı. E daha önceki 5 yıllık
tecrübemizden biliyorduk ki; biz Gölcük’ü sevmiyorduk ve sevememiştik. Ayrıca
ben home office çalışma düzenine dönüp, haftada 1 gün iş için İstanbul’a
gittiğimde, Zeyno’nun okula gitme ve bakım işini burada daha kolay organize
edebilecektim. Eski birkaç arkadaşımız da Karamürsel’de oturuyordu... Yani
karar hemen verildi...
Tatile çıkmadan birkaç gün önce Osman “Haziran sonunda lojmanları
dağıtmak için bir toplantı yapacaklarmış. Katılalım mı?” deyince hiç düşünmeden
“evet” dedim. Böylece o hafta sonu hemen Karamürsel’e gelip, elimizde boş
evlerin listesi dolanmaya başladık. Niyetimiz “%100 müstakil”lik için tek katlı
evlerden almaktı ama herkesin “kışın ısıtmakta çok zorlanırsınız” uyarısıyla,
ibreyi iki katlılara çevirdik. Evlerin içini görme şansımız olmadığından biz de
behçelerine bakarak yaptık seçimimizi.
Ve liste başına; bahçesindeki kiraz ağacına vurulduğumuz köşe ev 939-4’ü
yerleştirdik. Biz tatildeyken Osman’ın vekalet bıraktığı bir arkadaşı toplantıya
katıldı ve bu evi yerimize aldı.
Hal böyle olunca, tatil dönüşü Karamürsel’de mola verdik. Anahtarımızı
aldık ve yeni evimizin içini ilk kez gördük. Eskiydi, küçüktü ama şirin
görünüyordu. Üstelik 55 yaşına rağmen büyük bir sorun da çarpmamıştı gözümüze.
O andan sonra İtanbul’da hızla geçti günlerimiz. Bir yandan, 3 yılda
her köşesine iyice yayıldığımız kocaman evimizi toplayıp, kolilere sığdırdık;
diğer yandan yeni evimize birkaç küçük tadilat yaptırdık. Ve Temmuz ayını
tamamlamadan taşındık.
Zehra ve Zeynep - Bahçedeki ardiyanın kapısını boyarken
Bahçedeki masanın yemek saatleri dışındaki hali
Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu. Zaten daha önceden buralara aşina
olan Zeyno eve ve behçeye bayıldı. Daha nakliye arabası eşyaları boşaltırken,
bitişik evde oturan, kendinden 1 yaş büyük Zehra ile arkadaş oluverdi. Ada’dan
bebeklik arkadaşı Arca’nın sadece 3 ev yanımızda oturduğunu öğrenince sevindi. Birlikte
saatlerce resim yapabildiği Duru Abla’sının burada oturduğunu da biliyordu...
Bahçemizin hemen yanı başında, Zeyno'nun salıncağına ev sahipliği yapan incir ağacı
Geçen Hıdırellez'de, gül ağacına bağlayacağı kağıda bir kedi çizmiş; benden de kağıda "lütfen bir kedim olsun" yazmamı istemişti.
Bir hafta sonra iyice yerleşmiştik. Mangalı da yakınca, “işte artık
oldu” dedik. Birkaç ufak eksik dışında tamamız. Şu sıralar bahçeli eve alışmaya
çalışıyoruz sadece. Terliklerimizin içine giren sümüklü böceklerin yapışkanına,
acıkınca bacaklarımıza sürünen yavru kedilere, her akşam aynı saatte, bahçemize
gelen kirpi için sessiz olmaya, dalından incir yemenin zevkine karşılık
kollarımızın kaşınmasına, akşamsefalarının ne kadar hızla büyüdüğüne...
9 Eylül’de ilkokula başlayacak Zeyno. Okulu evimize 5 dakikalık yürüme
mesafesinde. Ama o tarihe kadar yazlık mod’dayız hepimiz. Yemekler bahçede
yeniyor. Zeyno geceyarılarına kadar bahçelerde oynuyor. Hafta sonları her daim
hazır olan çanta kola takılıp, havuza gidiliyor. Yıkanan çamaşırlar bahçedeki
ipe asılıp, rüzgara ve güneşe teslim ediliyor. Her fırsatta ardiyadaki mangal
çıkarılıp yakılıyor...
Gül köşesi
Arsız akşamsefaları
Dalından incir
Bahçeye bakan mutfak camımız
Bahçenin demirbaşları
7 yorum:
Osman merhaba ben Dilşad. Seni aramam niye bu kadar uzun sürdü inan bilmiyorum. Ama aklıma düştüğünde gülümsememe engel olamadım ve şimdi de sana ulaşmak için bu kanalı bulabildiğim için buradan yazıyorum. Gerçi ne yazacağımı da bilemedim.
Fotoğraflara kısacık baktım. Harikasınız. Umarım her zaman her güzellik sizinle olur.
Sevgiler
Dilşad Başer Ülgüner
533 / 397 1986
dilsadulguner@gmail.com
yeni sürpriz hayat size güzellikler getirsin Nurdan;) çok sevgiler...keoszone / Özgür
Teşekkürler Özgür :)
Siz her yeri en güzel hale getirir mutlu olmayı da bilirsiniz,bakış açınız bardağın dolu kısmı, iyi günlerde oturun Nurdancım, Zeyno büyümüş kocaman olmuş öptüm yanaklarından...
Zeyno ve siz kıymetini biliyorsunuz bugünlerin, çok özleyeceksiniz sonra. Çok özlüyoruz hepimiz Eğitim Merkezinde geçirdiğimiz günleri. 1981'den 1995'e kadar orda yaşadım ve hep özledim o zamanları. Blog fikri harika, anılar kayıt altında fotoğraflarla, devam edersiniz umarım...
merhaba Neosphere,
14 sene uzun bir zaman... bir daha 1 yılı yeni doldurduk burada... Ama ailece çok mutluyuz burada olmaktan ve ayrıldıktan sonra özlemle anacağız herhalde? Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. teşekkürler...
Yorum Gönder